play_arrow

Bilgi Felsefesi

Bilgi Felsefesi : Alman İdealizminde Bilgi – Ficthe

Bilal A. Ocak 19, 2022 710 5


Background
share close

Benim felsefem başlangıcından sonuna kadar özgürlük düşüncesinin bir analizidir

Fıchte

Alman İdealizmi

Alman İdealizmi ve Kant

  1. Kant felsefeye büyük yenilikler getirmiş, felsefede büyük bir devrim yaratmıştı. Bu felsefe, bir yandan Rönesans’tan beri gelişen yeni Avrupa felsefesinin ana çizgilerini kendisinde toplayan bir özettir; öbür yandan da kendisinden sonraki felsefeyi besleyen verimli bir kaynaktır. Nitekim Alman İdealizminin de ana kaynağı Kant felsefesidir. (1)
  2. Alman idealizmi bir felsefe akımıdır ve içinde yer alan filozofların ortak eseridir. (1) Artık 18.yy’ı terk ediyor ve 19.yy Almanya’sında neler olup bittiğine bakıyoruz. Bu yapıda belirli bir filozofu öne çıkarmak çoğu zaman zor, bazen de hatalıdır. Bu akımın amacı Kant felsefesini geliştirmek, eksiklerini gidermek olmuştur. Nihai amaç Kant’ın girişini verdiği bir felsefe sistemi, “gelecekteki metafizik”i kurmaktır. Alman idealistleri de girişi verilmiş bu felsefeden, bütünlüğünü elde etmiş, kesin bir bilgiden türetilmiş, sağlam ve tutarlı olan ideal bir sisteme varmak isterler. (1)
  3. Kant felsefesi bir eleştirel felsefedir. Bu felsefe doğru ve yanlış olan bilgi yollarını ayırıp eleştirmek isteyen bir öğretiydi. Programlarımızda da sürekli Kant’ın neyin bilinip neyin bilinemeyeceğini ayırmaya çalıştığını söylemiştik; bunun amacı veya yöntemi bu eleştirel felsefedir. Nitekim başlıca kitaplarının isminde de hep “kritik” (eleştiri) kelimesi geçer.
  4. Bu üç eser Alman idealizmi üzerinde etkili olmuştur.
    • Saf aklın kritiği (eleştirisi): Epistemolojideki kopernikçi dönüşüm
    • Pratik Aklın Kritiği: Ahlak öğretisi, özgürlük ilkesi ile etkilemiştir.
    • Yargı Gücünün Kritiği: Sistem üzerine: Bütün idealistlerin ortak hedefi olan felsefi sistem kurmak konusundaki düşüncelerini etkilemiştir.
  • Fakat Alman idealistleri için kritik, olumsuz bir şeydir, olsa olsa bir hazırlayıcıdır. Onlar kritisizmin yerine sistemizmi koymaya çalışacaklardır. Temelde yaptıkları şey Kant’ı anlamaya ve onun açtığı yoldan giderken ondan uzaklaşmaya çalışmaktır.

Alman İdealizminin Özellikleri

  • Alman idealistleri için gerçek bilgi, ampirik bilgi değil, felsefedir. Onlar kendilerini zaman ve mekâna kısıtlayan dış dünyanın bilgisiyle sınırlamak istemediler.
  • Sistem düşüncesinde bilgi alt alta toplanan bir bütün olmaktan çıkar ve nedenleri tek bir ilkeye bağlanacaktır. Temel ilke kesin bilgiye götüren sarsılmaz sistemi kurmaktır. Bu sistem düşüncesi aydınlanma çağının ansiklopedisine alternatif olarak ortaya atılmıştır.
  • Alman idealistleri kuşkucu ve yıkıcı eleştiriler yerine sistemlerinde derinlemesine ve yapıcı bir eleştiri gerçekleştirirler. Bu sistem her zaman daha iyi ve rasyonele, özgürlüğe ve saf kavrayışa gidecektir.
  • Alman idealistleri için diyalektik, spekülatif gerçekliğin mantığı olarak iş görür. Şeyler çelişkilidir ve çelişkiler yeni çelişkiler doğuracak ve sonunda bu çelişkilerden kurtulacağız. (Tez-antitez-sentez (marx))
  • Alman idealistleri maddi olmayan etkinliği temel ilke olarak belirler. Bilgi, deneyim, doğa, insan çoğu şeyi temele aldıkları “temel ilke” (etkinlikle) ile açıklanır. Gerçekliğin kendi kendisini belirleyen bu etkinliğin canlı bir süreç olarak yorumlandığında anlaşılacağına inanır. Bu yüzden mutlak bilim felsefe olmalıdır çünkü bunu ancak felsefe başarabilir. Bilim bütünü kavrayamaz. Felsefe bölmeden, parçalara ayırmadan gerçekliği anlamaya çalışır. Felsefe sezgiyle (kavramsal, dizgesel düşünce) doğrudan doğruya bütünü kavrayacağını söyler.
  • Alman idealizminden bahsetmek için üç filozofa değinmeliyiz. Bunlar Fichte, Schelling ve Kant sonrası Alman idealizminin son büyük temsilcisi Hegel olacak. Tipik birer Kantçı olsalar da her biri özgün felsefelerini kurmuştur.
  • Felsefelerini maddi olmayan bir öğe üzerine kurmuşlardır ve idealist metafizik anlayışları geliştirmişlerdir.
    • Fichte: Öznel idealizm; mutlak ben
    • Schelling: Nesnel idealizm; doğa, ben olmayan
    • Hegel: Mutlak idealizm; Geist
  • Akıl daima iyiye ve ileri doğru ilerler düşüncesini savunurlar. İyimser bir felsefe inşa etmişlerdir.
  • Konumuzla çok ilgisi olmasa da Alman idealizmini değerlendirirken onun romantizmle ilişkisine değinmemek güçtür. Romantik hareket felsefeyi, felsefe de sanatı etkilemiştir.

FICHTE

  • Fichte alman idealizminin temellerini atmış ve çatısını oluşturmuştur. Düşünceleri 20.yy sonlarına doğru ilgi görmez çünkü alman faşizmine kaynaklık ettiği düşüncesi yaygınlaşır. Bu konuyu ayrıca 19.yy konuştuğumuzda ele almak için sabırsızlanıyorum diyebilirim.
  • Fichte için felsefe bir bilimdir ya da bilim olmalıdır. İlk olarak felsefe dizgesel bir bütün oluşturan önermeler kümesidir. İkinci olarak da temel ya da mantıksal olarak önsel bir önerme olmalıdır. O halde felsefe bilmenin kendisidir.
  • Alman idealistlerinin bir sistem kurmak istediğine değindik. Bu denemeyi, en azından bir ölçüde başarılı olarak yapacak ilk kişi konuştuğumuz Fichte olacaktır.

Fichte Felsefesinin Çıkış Noktası

  • Fichte’ye göre felsefeye ancak iki yol ile girebiliriz.  Ya objeden, varlıktan kalkarız ya da süjeden. Temel kadim tartışmamız; ya materyalist olacağız ya da idealist. Ya maddeyi önceleyeceğiz ya da ruhu. Ya deneyime odaklanacağız ya da akla. Bu hiç bitmeyecek kadim bir felsefe sorunudur.

Objeden Hareketle Felsefe

  • Objeden hareketle felsefe yapmak: sistem için gerekli olan başlangıç noktasına obje, varlık ya da nesneyi koymaktır. Bu tür felsefe yapma biçimi dogmatik, materyalist ve determinist bir felsefedir ve bizi çıkmaza sokar.
  • Bu felsefeyi reddetmenin bir başka nedeni de doğadaki işleyen tek bir yasanın, nedenselliğin olmasıdır. Bu felsefe insan denen varlığa eylemlerini de doğa gibi nedensellik yasasına bağlı açıklar. Böyle bir felsefe ister istemez, özgür kişiyi ortadan kaldırır.
  • Bu bakış açısı maddeden bilincin nasıl çıktığını açıklayamaz, objeyi gözleyen, deneyimleyen süjenin varlığını, bilincini ve özgürlüğünü açıklayamaz ona göre. Dolayısıyla yanlış bir yöntemdir.

Sujeden Hareketle Felsefe

  • Özgürlüğe büyük bir aşk ile sarılmış olan Fichte, elbette ikinci yolu seçecek, felsefeye bilinçten başlayacaktır.
  • Benim ya da şunun bunun belli bir bilinci değil, genel olarak bilinçtir bu. (1) Kant’ta iki tane ben kavramı vardır. Birisi özel ben, diğeri aşkın ben kavramıdır. Bireysel, özel ben ile biz, yalnız kendimizin sübjektif dünyasını yaşarız; aşkın ben ise, sübjektif dünyalarımızı aşıp bize hepimiz için geçerli olan objektif bir dünya tasarımı sağlar. Kendinde şey kavramına benzer bu ama ikisi ilgili değildir. Kant’a göre biz sadece kendinde şeyleri değil, sadece bize göründükleri şekliyle, fenomenler şeklinde algılarız. Kendinde şey kavramı herkesin bambaşka fantastik birer fenomenler dünyasında değil de ortak olarak aynı şekilde algıladıkları objektif bir fenomenler dünyasının medyanı işini görüyordu. Bu aşkın ben de aynı işi görecektir.
  • Ona göre ilk ben’in, mutlak ben’in bölünüp sayısız süjelere dağılması yüzünden hepimizde bir aşkın ben vardır. Fitchte ben derken hep bu aşkın ben’den bahsediyor olacak.
  • Sistem için gerekli başlangıç noktası olarak süje, özne, yani “ben” bulunmuştur artık.
  • Bu Fichte’ye göre “ben”, eylemdir, etkinliktir. Onun için bilincin ne olduğu konusunda düşünürken varacağımız son önerme, Descartes’ta olduğu gibi “düşünüyorum” değil, “eyliyorum” olmalıdır.
  • Fichte’ye göre felsefenin çıkış noktası şu ya da bu bilgi çeşidi değil, genel olarak bilme olmalıdır. Ancak, felsefenin kendisi de bir bilimdir, bilgilerini bir sistem içinde derleyen, temellendirilmiş bir bağlantı içinde toplayan bir bilimdir.
  • Dolayısıyla böyle bir sistem içinde mutlak şekilde kesin olan bir temel-önermeye gereksinim vardır. Bu önermeler mantığın temel önermeleri olacaktır. Bunun nasıl işlediğini de hemen değil ama biraz ön bilgi verdikten sonra izah edeceğim.
  • Başlangıçta ben’in kendisini belirleme eylemi yer alacaktır. Fichte’nin idealizmini kuran şey madde ve bilinç karşıtlığında bilincin önceliğidir. Madde uzay ve zamandadır fakat bu uzay ve zaman bilincin formlarıdır. Bilincin madde karşısında hep üstünlüğü vardır. Maddenin uzay ve zamanda olması demek algılanabildiği anlamına gelir. Onun algılanabilir olması onu algılayan bir bilincin zorunlu ve öncelikli kılar.

Ficthe için Felsefe

  • Fichte’de mantığın temel önermelerinin düşüncenin gelişimi ve felsefe yapmanın temel yöntemi olarak kullanıldığını görüyoruz. Yani Diyalektik. Diyalektiği antik çağdan itibaren değişik filozoflarda farklı formlarda gördük ama alman idealizmi ile beraber artık felsefe yapma yöntemi, takip eden çağlarda da bilhassa sosyal bilimlerde (sosyoloji mesela) bilim yapma yöntemi olarak kullanılmasına da şahit olacağız.
  • Mantığın üç temel önermesi vardı: özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü halin olmazlığı önermeleri. Bunlar tez, anti-tez ve sentez olarak form değiştirecekler.

Bu önermeleri hatırlayalım:

  1. Felsefenin I. Temel Önermesi – Özdeşlik

A, A’dır. Ben, benimdir. (TEZ) (Altın, altındır)

  • Felsefenin II. Temel Önermesi – Çelişmezlik

A, A-olmayan değildir. Ben, ben olmayan değildir. (ANTİ-TEZ) (Altın, altın olmayan (bakır) değildir)

  • Felsefenin III. Temel Önermesi – Üçüncü halin olmazlığı

A ile A olmayan birliği Ben ile Ben-olmayan birliği (SENTEZ) (Altın bakırdan farklı bir madendir)

  • Ona göre düşünme bu üçlü yolu izler.

Diyalektik Yöntemle Felsefe Yapma ve Ben

  • İlk önerme, Fichte’nin bütün felsefi sisteminin üzerinde temellendiği en temel önermedir.
  • Mutlak ben önce kendi varlığını öne sürer. Bilinç bir objeyi düşünmeden önce kendi varlığını öne koyar. İlk basamakta bilincin nesnesi yine kendisidir.
  • Felsefenin ilk önermesi daha en başından herkes tarafından kabul edilmiştir. Kesin ve açıktır. Güvenilirdir, tanıtlamaya gerek yoktur. (Özdeşlik İlkesi) (Tez)
  • Bir önerme ya da bir objeyi düşünmeden önce “ben”in kendi kendini koyması ya da düşünmesi gerekmektedir (zaman bakımından değil, mantık bakımından). İşte “ben”in bu kendi kendisini düşünmesi, bu kendisine bakması bir etkinlik, bir eylemdir çünkü ben burada kendi kendini koymakta, kendisine verilmiş bir ödevi bir sonuca bağlamakla bir etkinlikte bulunmaktadır. (1)
  • Eylemi yapan ve eylemin sonucu olan şey bir ve aynı şeydir.
  • İkinci önermede Ben, Ben olmayan değildir. Burada mutlak ben kendine karşıt bir şey kurar. Ben ve ben olmayan karşılıklı olarak birbirlerini sınarlar. Ben, ben değilim derken, ben doğa değilim diyecektir ve kendi varlığını belirtecektir.  Ben-Olmayan, doğadır.
  • Bu önerme de ilki kadar kesin ve apaçıktır. (Çelişmezlik İlkesi) (Antitez) Fakat bu ikinci önermenin varlığı ve doğruluğu birinci önermeye bağlıdır bu yüzden Fichte önce “ben”den başlar.
  • Üçüncü adımda Ben ile Ben-Olmayan karşılaşır, birbirlerini sınarlar. Ben, karşısındakini belirleyen ve eyleyen, Ben-Olmayan da Ben’i belirlemiş ve duyumlamış olmasıyla sınırlar. Ben, aktif bir etmen olarak Ben-Olmayanı kendi ereğine göre yaratıp biçimlendirir ve Ben-Olmayan’dan üstün olur. (Sentez)
  • Dediğimiz gibi bu bir diyalektik örneği ve temel formudur Fichte için. Kant diyalektik için “yanlış düşünme mantığı” diyordu fakat onun öğrencisi ve takipçisi Fichte’nin diyalektiği verimli düşünmenin yöntemi haline getirdiğini görüyoruz. Devamında da Schelling ve Hegel’in diyalektiği daha da geliştirdiğini ve ona farklı görevler yüklediğini göreceğiz.(1)
  • Fichte’ye göre bütün bilgimiz diyalektik bir nitelik taşıyan, yani karşıtlıkları aşarak ilerleyen üç adımlı bir hareketle oluşur. Bir objeyi bilmek, onu öteki objelerin karşısına koyup bunlardan ayırt etmek, ikisini de içine alan bir kavram içinde sınırlamak demektir.
  • Biz doğayı da kendimizi de bu çeşit edimler ile biliriz. Örneğin ben kendi özünü bilmek isterse, mutlaka ben-olmayanı karşısına koymak, bu yolla kendi özünün bilgisine varmak zorundadır. Ben ancak doğayı ve doğanın nedenselliğini kendi özüne karşıt, kendi örneğine aykırı bir şey diye alırsa, kendi özgürlük ve otonomisini kavrayabilir, ben olmayan karşısındaki başkalık ve üstünlüğünü anlayabilir. (1)
  • Ancak Fitchte’ye göre insan için bilmek değil de eylemek esastır. Bundan dolayı kendimizi bilmek son erek olamaz; insan bu dünyada özünün özgürlük olduğunu yalnız bilmek için değil, bir iş yapmak, özgür olan özünü gerçekleştirmek için bulunmaktadır. (1)
  • Fichte’nin bu sistemine öznel idealizm diyoruz ama bunun daha önceden Berkeley’de gördüğümüz öznel idealizmden farklı olduğunu da bilmeliyiz. Berkeley algılayan özneyi hem tanrısal hem de insani düzlemde kendi ontolojik ve epistemolojik sistematiğinin merkezine yerleştirirken Fichte için söz konusu olan benlik ve öznellik tüm empirik içeriğinden ve bireyselliğinden arındırılmış transendental bir benlik ve öznelliktir.

KAYNAKLAR:
Felsefe Tarihi - Macit Gökberk
Bilgi Felsefesi - Enver Orman

Etiketler:.

Rate it
Önceki bölüm

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Bir Yorum Yazın

Mail adresiniz burada gösterilmeyecektir. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.