play_arrow

Aristoteles

Aristoteles: Doğa Felsefesi (Fizik)

Bilal A. Aralık 4, 2018 2659


Background
share close
  • Bildiğimiz gibi Aristoteles’e göre doğa flesefesi, doğa bilimi veya fizik bilimi “oluş ve değişme içinde olan varlıkları (tözleri)” inceleyen bilimdir.
DOĞA
  • Fiziğin temel konusu doğadır.
  • Doğada -doğal bir- oluş ve değişme içinde olan varlıklar vardır. Doğa bu “hareket ve değişme içinde olan varlıkların hareketlerinin nedeni ve ilkesi” olan şeydir.
  • Doğadaki organik varlıkların hareket ilkeleri onlara içkindir. (Taşın doğal hareketi yere düşmek, ağacın doğal hareketi dallarının göğe doğru yükselmesi vs)
  • Doğanın içinde bulunduğu doğal varlıkta onun doğal hareketinin ve değişmesinin nedeni olan içsel bir ilke olması özelliği onu sanattan ayırmamızın başlıca ölçütünü oluşturur. Bir sanat eserinin ilkesi onu meydana getiren sanatçı iken doğada doğanın kendisidir.
  • Doğaya “ilkesi kendine içkin olan sanat eseri” dememizi mümkün kılıyor gibi görünüyor. Doğa “kendi kendini tedavi eden bir hekim” gibi ilkesi kendi içinde olan bir varlıktır.
  • Sokrates öncesi Doğa Filozofları, doğayı, değişimin ardında değişmeyen bir şey olduğunu düşünmelerinden dolayı, madde olarak düşünüyorlardı fakat Aristoteles buna itiraz edecek ve doğanın madde değil form olduğunu söyleyecektir.
  • Aristoteles şu soruyu sorar: Biz varlıkları neleri ile tanımlarız? Formlarıyla. (Formlar “şu nedir” sorusuna verdiğimiz cevaplardır)
  • Formlar vardır ve doğal varlıklardaki değişmenin ilkeleridir. Bir şeyi, ilkesini veya nedenini bilmek onun formunu bilmektir.
  • Aristoteles doğa bilimcinin doğayı incelerken sadece formu incelemekle yetinemeyeceğini de söyler.

Doğa böylece iki anlama, form ve madde anlamına geldiğinden onu basık burunluluğun özüyle aynı şekilde incelememiz gerekir. Yani bu tür şeyler ne maddeden bağımsızdırlar ne de sadece maddi olarak tanımlanabilirler.

Aristoteles
  • Doğa bilimci matematikçi gibi sadece Sokrates’in burnunun basıklığını inceleyemez, onun incelediği şey basık burundur.
  • Madde doğada kendi başına bulunmaz demiştik. Maddeyi yine formla beraber (içkin) incelememiz gerekiyor, çünkü madde belirsizdir. Yani bir doğa bilimci bir ağacı incelerken sadece onun tözünü (birincil derecen töz olan tikel ağaç veya ikincil dereceden tözü olan form) değil aynı zamanda maddesini (gövdesini, yapısını, ebatlarını, meyvesini) de incelemek durumundadır. Bu onu neredeyse materyalist bile yapmaktadır. Benzer tutum bilgi felsefesi için de geçerliydi. Devletin bilgisi nedir? Genel olarak devlete ilişkin bilgilerden çok belirli yer ve zamanda, belirli insanlarla teşkil edilmiş bir devletin bilgisi olacaktır.
  • Fakat Aristoteles’in bilgi kuramına göre bilimin konusu tümel olandır, türdür. Onun bilgisi tür içindeki üyelerin ayrımına kadar gitmemektedir. Evet o maddeyi de göz önüne alır ama şu şeyin maddesi değil de şu türün üyelerinde ortak bulunan maddeyi alır. Bunun bir kusur olduğu açık olsa da günümüz biliminin de çok da farklı bir yerde olmadığı göz önüne alınırsa mazur görünebilecek bir kusurdur.
NEDENSELLİK
  • Şimdiye kadar iki tür neden görmüştük. Bunlar nedensellik (determinizm) ve ereksel (erek= gaye, amaç) nedendi. Bu ikisinin ortak noktası ikisinin de meydana gelen şeyin (olayın) dışında olmaları ve yalnızca şeylerin (olayların) meydana gelmelerini harekete geçirmeleridir. (Sıcaklığın suyu ısıtması veya eğlenmek için film izlemek)
  • Aristoteles bu iki neden türü haricinde kendisinin madde ve form olarak tanıttığı iki unsuru da dahil ederek nedensellik kavramını da geliştirir. Ona göre nedenler şunlardır:
    • Maddi neden (Sokrates’in bedeninin maddesi)
    • Formel neden (Sokrates bedeni ve insan şekli-formu)
    • Fail neden
    • Ereksel neden
  • Her değişme veya oluş olayında bunun kendisi üzerinde cereyan ettiği bir şey vardır ve bu maddedir. Biz özneye, dayanağa ihtiyacımız var. Madde şeylerin yapısını oluşturduğu gibi nedenlerinden de biridir Aristoteles’e göre.
  • Ona göre maddi neden “bir şeyin kendisinden yapıldığı veya kendisinden meydana geldiği veya meydana gelen şeyde onun oluşturucu bir unsuru olarak bulunduğu şeyi” kastetmektedir.
  • Formel neden, değişme veya meydana getirme sırasında bir şey, daima başka bir şey olur. Bu oluşun veya meydana getirmemin sonucunda ortaya çıkan şeye form der.
  • Bunlara biz bugün neden demiyoruz artık. Bunları biz artık içkin, oluşturucu unsurlar diyoruz.
  • Fail neden, bizim bugün nedensellik dediğimiz şeydir. Suyun kaynamasının nedeni ısı, heykelin nedeni heykeltıraştır. Aristoteles’in deyimiyle, “iyi bir eylemin nedeni onu öğütleyendir, çoğunun nedeni babadır”
  • Bir heykelin nedeni evet sanatçıdır. Peki bir meşe palamudunun meşe ağacı olmasının nasıl bir nedeni olabilir? Buna ereksel neden der Aristoteles.
  • Aristoteles daha sonra ereksel nedenin kendisini formel nedene özdeş kılar ve böylece ortada gerçek anlamda neden olarak iki neden kalır: madde ve form.
  • Çocuğun nedeni babası demiştik. Baba ne bakımdan nedendir? İnsan olmak bakımından, insan formuna sahip olması bakımından nedenidir. Çocuk veya babanın sperması ise, içinde insan formunu taşıması bakımından nedendir. O halde insanın nedeni insandır diyebiliriz. Yani buradaki erekler henüz gerçekleşmemiş formlardır. Yani ereksel neden formel nedene indirgenebilir.
  • Yine baba formel neden rolünü üstlenmişti değil mi? O halde gerçek neden baba değil, onun taşıdığı form olduğunu söyleyebiliriz. Böylece fail nedenin, formel neden veya Form olması zorunludur diyebiliriz.
  • Aristoteles’e göre doğanın ve doğada ortaya çıkan bütün varlıklar ile gerçekleşen bütün olayların ancak erek bilimci bir model içinde anlaşılması mümkün ve doğrudur.
  • Doğal varlıkların doğalarını gerçekleştirme yönünde yaptığı fillerin kaynağını kendi içlerinde buldukları, kendilerinde bulunan bir ilkeden veya eğilimden hareketle “bilinçli olmayan bir tarzda” eylemde bulunmaktadırlar.
  • Bilinçsiz bir erek bilim kuramı biraz çelişik ve tatmin edici uzak görünüyor ama bu bir olgudur. Yani Aristoteles’e ilişkin bütün veriler onun bu yönde bir evren tasarımına sahip olduğunu göstermektedir. Çalışma yöntemleri farklı olsa da Darwin de benzer bir şeyler ortaya atmıştı ve görece bu Aristoteles’e göre daha cesur bir adımdı evrimin teorisi.
KAYNAKLAR:

İlkçağ Felsefe Tarihi - Ahmet Arslan
Felsefe Tarihi - Macit Gökberk
Aristoteles - David Ross

Aristoteles hakkında yayınladığımız diğer programlara ulaşmak için tıklayınız.

Etiketler:.

Rate it
Önceki bölüm

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Bir Yorum Yazın

Mail adresiniz burada gösterilmeyecektir. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.