play_arrow

Platon

Platon: Ruh ve Tanrı Öğretisi

Bilal A. Mayıs 11, 2018 4763 2


Background
share close

RUH KURAMI

  • Platon’un ruh kuramı denildiğinde, onun ruhun doğasının ne olduğu, ruhun kısımları veya işlevi, ruhla beden arası ilişkiler, ruhun kaderi gibi bir dizi ve birbirine bağlı sorulara verdiği cevaplardan oluşan görüşleri anlaşılmalıdır.
  • Ruhun ne olduğunu açıklamanın uzun ve tanrısal bir çabaya ihtiyaç gösteren bir şey olduğunu belirten ve bu yüzden zor olduğunu söyleyen Platon’a göre onun neye benzediğini söylemek yine de mümkündür. Onun ruh hakkında konuşmaları böylece mitlere ve sembollere dayanacaktır.
  • Öncelikle Platon’a göre ruh ölümsüzdür. Bunun yanında ölümden sonra bir hayat ile ilgili söylemleri olsa da bu açık değildir.
Ruh Hareketin ve Değişimin İlkesidir
  • Platon ruhu, doğası ve özü bakımından bir hareket ilkesi olarak almaktadır. Çeşitli diyaloglarında ruh için verdiği tanım, onun kendiliğinden hareketin ilkesi olmasıdır.
  • Platon evrendeki varlıkları canlı ve cansız olarak ikiye ayırır. Cansız varlıklar kendiliğinden hareket edemezken, canlı varlıklar hareket eden varlıklardır. Bu ayrımı mümkün kılan şey ise ruhtur.
  • Platon hareketle her türlü değişmeyi kastetmektedir. Örneğin arzu etmek, öfkelenmek, üzülmek de birer harekettir.
  • Bugün bizim cansız dediğimiz varlıkların çoğu Platon için canlıdır. Hatta bazıları daha yüksek bir hayat, hareket ve ruha sahiptir. Mesela gök cisimleri bunlardan bazılarıdır. Onlar da hareket ediyor, demek ki onların da ruhu var.
Evren Ruhu
  • Evren de kendi etrafında dönen bir küreydi ve onun da ruhu vardı. Buna alem ruhu diyordu Platon.
  • Ruh Platon göre, özü itibariyle değişim ve dönüşümün kendiliğinden hareketin, kendi kendine hareket eden varlığın bu hareketinin ilkesidir. Ruhu özü ve kavramı harekettir. Ruh demek zaten hareketi kendiliğinden olan şey demektir. O bütün varlıklar için akla sahip olabilecek yegâne varlıktır.

“Başkasından hareket alan ve böylece kendisi de başkasını hareket ettiren şey, hareket durunca yaşamaz olur. Yalnız kendiliğinden hareket eden varlıktır ki kendi kendisini terk edemeyeceği için sürekli hareket halindedir.”

Platon
  • Yine Platon’a göre hareket olmasaydı evren hiçbir zaman var olmayacaktır.
  • O halde ruh birincil bir şeydir, doğan veya varlığa gelen bir şey olmadığı gibi ortadan kalkabilen, yokluğa gitmesi mümkün olmayan bir şeydir. Böyle olsaydı evren hareketsiz kalmak zorundaydı.
  • Evrende olup biten her şeyin temelinde ruhun bulunduğunu ve ruhun kendisinin de özü itibariyle bilinçli bir varlık olmasından dolayı evrenin tümünün akılsal olarak yönetildiği anlamına gelir.
Ruh Tinseldir
  • Eğer ruh ölümsüzse, varlığa gelen ve varlıktan kesilen, oluş ve yok oluş içinde olduğunu bildiğimiz varlıkların meydana getirdiği içinde yaşadığımız “duyusal dünyaya ait bir şey olamaz.”
  • Platon, kendisinden önce gelen doğa filozoflarından kararlı bir şekilde ayrılarak ruhun maddi, fiziksel, duyusal bir şey olmadığını, onun tinsel bir töz olduğunu ileri sürer. Ruh ne Anaksimenes’in dediği gibi bir hava yığını, ne Heraklietos’un dediği gibi saf bir ateş, ne Demokritos’un dediği gibi ince atomlardan meydana gelmiş bir bileşimdir. O madde-dışı, cisimsiz, tinsel ve tanrısal bir tözdür.
Ruh ve Beden İlişkisi
  • Beden ruh için bir zindandır Platon için. O, kabuğuna yapışmış bir istiridye gibi ruhun içinde hapsolduğu gibi hapishanedir. Beden ruhu sürekli olarak aldatır ve alçaltır. Bedene ait duyumlar, duygulanımlar, tutkular, hazlar bizi mutlu olmaktan uzaklaştırdığı gibi duyu organlarının kullanılması da bizi gerçek bilgiden uzaklaştırır.

Ruh kendisini ne işitme, ne görme duyusu, ne acı, ne haz, hiçbir şey bulandırmadığı zaman daha iyi düşünür.

Platon

Gerçek bilgeliği ancak ölümden sonra elde etmek mümkündür.

Platon
  • Bedenin ruhun bilme eylemine engel olduğunu söylemiştik. Bunun yanında Timaios diyaloğunda bu etkileşimi bedenin hastalıklarının ruhu da hasta ettiğinden bahseder. Bu yüzden ruh ve beden arasında bir denge veya uyum olması gerektiğini söylemekte, güçlü bedenin zayıf ve zekâsı cılız bir ruhu kolayca etkisi altına alacağından bahsetmektedir. Eğer ruh çok güçlüyse ve beden zayıfsa, kişinin yapacağı araştırmaların bedeni harap edebilecektir.
  • Platon’un ruh ve beden arasındaki ilişkinin kuramsal olarak nasıl meydana geldiğine dair bir açıklaması yoktur. Yine de Platon’un yaşlılık diyaloglarında onun bu düalist anlayışının zayıflamış olması ve aralarındaki ilişkinin yumuşatılmış olduğundan bahsetmeliyiz.
Duyusal ve Ruhsal Faaliyetler
  • Beslenme, sindirim, duygulanım vb tüm faaliyetlerin kaynağı ruhtur Platon’a göre ancak bu birbirinden mahiyet bakımından farklı faaliyetleri ruhu da kısımlara ayırarak açıklamaktadır Platon.
  • Ona göre üç farklı davranışımız vardır. Bunlar bilgi edinme davranışı, cesaret veya kızgınlık, öfke davranışı ve sonuncusu yeme içme ve cinselliği kapsayan iştah davranışıdır.
  • Bu eylemlerin ilkeleri de aklımız, irademiz ve iştahımızdır. Devlette bunlara tekabül edecek olan üç sınıf yer alacaktır. Bunlar yönetici filozoflar, koruyucu askerler, üreten sanatkarlar.
  • Bu ruhun üç farklı kısmını da Phaidros diyaloğundaki iki atın çektiği araba örneği ile açıklar Platon.
Ruh Ölümsüzdür
  • Platon başta Phaidros diyaloğu olmak üzere ruha ilişkin görüşlerini sergilediği eserlerinde ölümsüzlüğün gerçekte diğer iki kısma değil, sadece ruhun akıllı kısmına has bir ayrıcalık olduğunu düşündüğünü gösteren açık beyanlarda bulunmaktadır.
  • Platon’un ruhun ölümsüz olduğuna inandığı kesindir ama yine de ölümsüz olanın ruhun hangi kısmı olduğu ve bu ölümsüzlüğün mahiyet, şartları, gelecekteki hayatın nasıl bir hayat olacağı konusunda öğretisi hiç de herhangi bir kesinlik taşımamaktadır.
  • Birçok kanıtlamanın verilmeye çalışıldığı Phaidon diyaloğunda bile Sokrates, ruhun doğasının ne olduğunun bilinmesinin çok zor olması yanında onun ölümsüzlüğünün kanıtlanmasının da son derece güç bir şey olduğunu itiraf eder.
  • Bu dünyayı ondan daha kötü bir dünya için terk ettiğimizi ve bu daha kötü dünya içinde ebedi olarak acı çektiğimizi varsayalım. Böyle bir şeyi istemeyiz. Sokrates’in aradığı ölümsüzlük kendisinden evvel ölüp gitmiş büyük insanlarla, bilge ve filozoflarla buluşabileceği ve kendileriyle felsefi tartışmalar yapabileceği bir mutluluk imkanını sağlayan veya temsil eden bir ölümsüzlüktür.
  • Platon’un ruha ölümden sonra vadettiği gelecek hayat, onun idealar dünyasını o güzel ve saf haliyle olduğu gibi görebileceği ve bu seyir ve temaşadan dolayı en büyük bir zevk ve mutluluk içinde girebileceği bir gelecek hayattır.
  • Yine de ruh ile tanrı/tanrılar arsında büyük benzerlik olduğu anlaşılmaktadır. Tanrılar ile geleneksel anlamda ruhlar arasında olsa olsa bir derece, üstünlük farkı vardır Platon’da. O dar anlamda tanrılarla insan ruhu arasında bir ayrım yapmamaktadır.

TANRI KURAMI

  • Yunan felsefesinde ilk defa Platon’da bir doğal tanrıbilimle karşılaşıyoruz.
Din ve Devlet İlişkisi
  • Platon için din çağdaş dünyada genel olarak kabul edildiği gibi özel alana ait bir şey değil, tamamen toplumsal ve siyasal nitelik taşıyan bir kurumdur. Platon dinin toplum üzerindeki etkisini keşfetmiş ve onun devletinde doğru inanca sahip olma ve bu doğru inanca uygun olarak doğru bir şekilde tapınma devletin, yasa koyucunun ilgi ve yetki alanına girecektir.
  • Platon’un sitesinde buna paralel olarak dinsizlik veya sapkın görüşlere sahip olmak sadece ahlaki bir kusur veya günah değil, aynı zamanda yasal bir suç, devlete karşı işlenmiş bir cürümdür. Onun sitesinde devletin ilgi ve yetki alanı dışında hiçbir şey yoktur.
Tanrılar ve Özellikleri
  • Onun tanrı öğretisine ilişkin en geniş bilgiyi Yasalar diyaloğunda görüyoruz. Bu kitap özel olarak tanrılar hakkındaki doğru ve yanlış inançların neler oldukları, tanrıtanımazcılığın nedenleri, tanrıların varlığının ispatları ve dinsizler hakkında yapılacak düzenlemelere yer verir.
  • Platon’a göre tanrılarla ilgili olarak kabul etmemiz gereken inanç, esas olarak onların var olduklarını, iyi ve adil olduklarını benimsemekten ibarettir.
  • Yasa koyucunun kendisiyle mücadele edeceği yanlış inançlar genel olarak tanrıtanımazcılık (ateizm), tanrısal inayetin reddi (deizm), nihayet tanrının ahlak-dışı bir varlık olduğu şeklindeki tezlerdir.
  • Ona göre ateizmin sebebi kendisinden önce gelen doğa filozoflarının mekanist doğa açıklamaları ve sofistlerin fikirleridir.
Tanrı Kanıtlamaları
  • Platon işe onların bu kuramların çürütmekle başlayacak ve önce kendi kanıtını sunacaktır. Felsefe tarihinde üç türlü tanrı kanıtlaması vardır. Bunlar, kozmolojik, teleolojik ve ontolojik tanrı kanıtlamalarıdır. Platon teleolojik tanrı kanıtlaması sunacaktır bize.
  • Bu kanıt evrenin rastlantısal bir yapıya sahip olmadığı, düzenli bir görünüş arz ettiği, dolayısıyla şans veya rastlantının ürünü olamayacağı, akıllı, bilinç sahibi, bilge bir varlığın elinden çıkmış olması gerektiği ana fikrine dayanır.
  • Bunun yanında o Yunanlı olsun barbar olsun insanların en büyük bir kısmının tanrıların varlığına inanıyor olmalarını da tanrıların varlığının bir ek kanıtı olarak gösterir.
  •  Doğa filozofları evrenin maddesi olarak ateş, su, hava, toprak gibi unsurları kabul etmiş, canlı ve cansız varlıkların bu tür cansız şeylerden ve tamamen rastlantının eseri olarak meydana geldiğini öne sürmüşlerdi.
  • Sofistler ise her türlü ahlak kavramını uzlaşmaya, uylaşıma, yasamaya, doğal-gerçek olmayana dayandırdıkları için moral-siyasal alandan tanrıları kovmuşlardır. Bu ikisinin birleşmesi ise insanlar arasında en arar fikir olan tanrıtanımazcılığın ortaya çıkmasına ve yayılmasına neden olmuştur.
Evrendeki Nedensellik
  • Platon evrenin onu teşkil eden varlıklarla ilgili olarak gözlemlenen veya var olduğunu ileri sürdüğü erekselliğin ancak bir erek güden, bilgi ve hikmet sahibi akıllı bir varlığın eseri olduğunu, yasa ve sanatın doğal bir temeli olduğu, adalet, iyilik gibi fikirlerimizin salt uylaşım, yasama sonucu ortaya çıkan yapma şeyler olmadığını göstermeye çalışacaktır.
Tanrısal Ruhlar
  • Doğa filozoflarının aksine ruhun maddeden sonra değil, önce geldiğini ve doğanın ruhu epifenomen (sahte olay) olarak meydana getirdiğini değil, ruhun doğayı yönettiğini ve yönlendirdiğini ispat etmektir. Ruhun maddeye önceliği ise, hareketin önceliği demektir. Çünkü ruh, bildiğimiz gibi hareketin ilkesidir, daha doğrusu kendiliğinden hareketin ilkesidir.
  • Kendiliğinden hareket aslidir, birincildir ve diğer hareketten önce gelir. Kendiliğinden hareketin ilkesinin ise ruh olduğunu biliyoruz artık.
  • İyi şeyler gibi kötü şeylerin kaynağı da ruhtur. Hatta o bunu ortada birden fazla, en az iki ruhun var olduğu, var olması gerektiği görüşünü temellendirmek için kullanmaktadır. Bunlardan biri iyiliğin, diğeri kötülüğün kaynağı olacak ruhtur. Ancak Platon evrenin bütünü itibariyle iyi, çünkü düzenli olduğuna inanmaktadır. (Göksel alem iyi ve mükemmeldir.)
  • Tanrıdan başka iyi ruhlar olduğu gibi kötü ruhlar da vardır. Platon’a göre akılla birleşen veya aklın emirlerine uyan, bu emirleri gerçekleştirmeye çalışan iyi ruh, bunun tersi olan kötü ruhtur.
  • Platon’a göre evren, özellikle göksel evren, “aynı düzene göre, aynı şekilde, aynı yerde, aynı merkez etrafında, aynı yöne doğru, aynı oran ve düzen içinde yuvarlak kürelerin dönüşüne tanıklık ettiğine göre, onun bu hareketi veren en yüksek ruhun, en iyi ruh olduğuna ve onun akılla birleşip onun emirlerine göre evreni yönlendirdiğine inanmamız gerek.
  • Ne var ki Platon bu ruhların, yani iyi ruhların söz konusu cisimleri, yani bedenlerini nasıl hareket ettirdiği konusuna açıklık getirmez. Bu onun için pek önemli de değildir zaten, önemli olan gök cisimlerinin ruhlarını veya onların kendilerini tanrılar olarak görmek gerektiğini bilmektir.
  • Timaios’ta kötünün varlığını maddenin veya yerin Demiorgos tarafından idealara bakılarak kendisine vermek istediği şekil ve düzene bir tür direnmesi olarak tanımlamak yoluna gitmekteydi.
  • Yine Platon burada Timaios’ta olduğu gibi ruhları tanrılara özdeş kılmaktadır.
  • Yine tanrının bir idea olmadığını açıkça görmekteyiz. Platon’un tanrısı sadece ideaları seyreden ve duyusal dünyada onları gerçekleştiren bir yapıcı, bir hareket ettiriciden başka bir şey değildir. Bu tanrı, yani Demiorgos, idealar dünyasının en tepesinde bulunan ve her şeye varlık ve gerçekliğini, iyilik ve güzelliğini veren iyi ideasının kendisi olmadığını kabul etmemiz lazım.
  • Platon bazen tek bir tanrıdan bazen tanrılardan söz etmektedir. Ancak tanrılar ile ruhlar arasında yapısal bakımdan önemli bir fark olmadığını gördüğümüz gibi tanrıların, yani Platon’a göre göksel varlıkların ruhları arsında bir yapı veya değer farkı olmadığını görüyoruz. Yani illa bir tanrı arayacaksak en yüksek iyi bir tanrı var ama az önce söylediğimiz gibi tanrı ile benzer özellikte ruhlar da vardır, yani her iki sonuca da varabiliriz.
Kötülük Problemi
  • Platon tanrının ahlak dışı, adil olmadığı düşüncesinin kaynağında kötü ve adaletsiz insanların bu dünyada herhangi bir cezayla karşılaşmamaları, tersine kişisel ve toplumsal yaşamlarında çoğu kez herkes tarafından gıptayla bakılan şanslı bir ömür sürmelerini görmektedir. Tanrılar var olsa da insanların işlerini küçümsedikleri, ilgilenme tenezzülünde bulunmadıkları sonucuna varılıyor.
  • Tanrıların her şeyi yönetmekten aciz olduklarını düşünmek küfürdür. Öte yandan onların ihmalkar veya tembel olduklarını düşünmek de küfürdür.
  • Platon’a göre adaletsiz veya haksızca gibi görünen olayların ahlaki açıklamasını vermek için parçala değil bütüne, bütün için tasarlanan en yüksek ve iyi amaca bakmak gerekir. Şüphesiz ki tanrılar bütünün iyiliği ve mükemmelliği için her şeyi tasarlamışlardır. Birinin bakış açısından kötü gibi görünen bütün için iyilik arz ediyor olabilir.
  • Kaldı ki insanların yaptıkları şeylerin yanlarına kar kalmayacağını, yaptıkları adaletsizliğin cezasını ölümden sonra Hades denilen bir yere gitmek suretiyle ödeyeceklerini de unutmamalıyız. (iyiler de ödüllendirilecek)
  • Sonuçta tanrılar var oldukları gibi dünya ve insanla da ilgilenmektedirler. Tanrıların elleri evrenin üstündedir ve onların dünya ve insan işlerini yönettiklerine, onlarla ilgilendiklerine, kısaca inayetlerine inanmak gerekir.
  • Tanrıların adaletsiz kişilerden aldıkları armağanlarla, kendilerine adanan kurbanlar veya yapılan dualarla kandırılabilecekleri yönündeki üçüncü dinsizce inanca gelince, Platon bunun da hiçbir gerçeğe karşılık olmayan tamamen yanlış bir düşünce olduğunu söylemektedir. Onları böyle düşünmek dinsizce bir inanç, onlara hakaret ve küfürdür.
KAYNAKLAR:

İlkçağ Felsefese Tarihi 1. Cilt - Ahmet Arslan
Felsefe Tarihi - Macit Gökberk
Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri - Diogenes Leartius
Antik Felsefe - Walther Kranz
Sokrates'ten Önce Felsefe - Willhelm Capell
OKUMA TAVSİYESİ:

Timaios - Platon
Phaidros - Platon
Phaidon - Platon
Yasalar - Platon

Etiketler:.

Rate it
Önceki bölüm
Benzer programlar

Yorumlar

This post currently has 2 comments.
  1. Siracettin on Kasım 23, 2019

    Burası yanlış olmuş _ Canlı varlıklar kendiliğinden hareket edemezken, canlı varlıklar hareket eden varlıklardır

Bir Yorum Yazın

Mail adresiniz burada gösterilmeyecektir. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.